Siirt’in merkezine bağlı Pınarova köyünde bulunan tek mera alanına özel bir şirket tarafından Güneş Enerji Santrali (GES) kurulmak isteniyor. Köylüler, buna karşı çıkarak meralarına GES kurulması durumunda bölgede hayvancılığın biteceğini söylüyor.
Pınarova köyü, Siirt şehir merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Yaklaşık 6.000 dönüm araziden oluşan köyün yaklaşık yüzde 90’ında hububat ekimi yapılıyor. Köyde ayrıca küçükbaş hayvancılık da yapılıyor. Köylülerin büyük bir kısmı geçimini hayvancılıkla sağlıyor.
Hayvancılık yapan aileler, yaklaşık 5.000 hayvanı yaklaşık 800 dönümlük bir alanda otlatıyor. Özel bir şirket, köyün tek mera alanı olan 800 dönümlük alanın yaklaşık 600 dönümüne GES kurmak istiyor. Köylüler, GES’in kurulmasıyla beraber meralarını kullanamayacaklarını ve köyde hayvancılığın biteceğini söylüyor.
Köy muhtarı Veysel Deli, “Yaklaşık iki sene önce özel bir şirket GES projesi yapmak istediklerini söylediler. Bizim köyümüzde iklim değişikliğine neden olacak. Belki buğday yetişmeyecek bu çevrede. Otlağı projeye vermemiz halinde bizim köyde hayvancılık bitecek” diyor.
“Bizim Köyü Resmen Daraltıyorlar”
Pınarova sakinlerinden Zeynettin Deli, köylerinde yaşam alanlarının daralacağını söylüyor:
“Bizim otlağımızı TEMU diye bir firma istimlak etmek istiyor. Güneş Enerji Santrali (GES) kurmak istiyorlar. Bizim otlak alanımız yok. Burada 700 – 800 dönüm var. Bu TEMU şirketi de onaylamış 600 dönüme el koyacak, Güneş Enerji Santrali için. Bizim köyü resmen daraltıyorlar. Köyün bin nüfusu var. Köyün yaşam alanı daralıyor.”
Köyde hayvancılık yapan Mikail Özçelik, “Köyde 5 bine yakın hayvan var. Burada santral yapılsa bu hayvanları nereye götüreceğiz. Götürecek hiçbir yerimiz yok. Bir burada barınıyoruz, burası da olmasa nereye gideceğiz” diyor.
Hazine Arazisi Ama Köydeki Tek Mera
Köyde üzerinde GES kurulmak istenen tek mera alanı resmiyette hazine arazisi olarak görünüyor. Köylüler, bölgelerinde başka mera alanı olmadığı için GES kurulamayacağını savunuyor. Köylüler aynı zamanda hazine arazi olan alanı meraya çevirmek için başvuruda bulunduklarını söylüyor.
Muhtar Veysel Deli:
“Biz burayı mera olarak kullanıyoruz. Aslında her köyün bir mera alanı ortak kullanım alanı olması gerekiyor. Bizim mera alanımız yok. Mera alanı yapılmamış. Mera alanımız hazine arazisi görünüyor. Biz başvurduk bu 700 – 800 dönümlük hazine arazisini meraya çevirmek istedik. Özel bir şirket gelip burayı panele çevirmek istedi.”
Köylüler Dava Açtı
Muhtar Veysel Deli: “Biz hukuki süreci başlattık. Siirt Adliyesinde davamızı açtık. İnşallah sesimizi duyup yetkili merciler de bizim zor durumda olduğumuzu anlarlar ve bu projenin iptal edilmesi için gerekli işlemleri yaparlar.”
Davanın avukatı Fatma Elçiçek de köylülerin GES’e karşı olduğunu söylüyor: “Pınarova ve Tuzkuyusu. Merkeze bağlı iki köyde toplanda dört tane GES projesi yapılması planlanıyor. Köylüler gelip itirazlarını yaptılar. GES projesinin planladığı anlan, Pınarova köyündeki köylüler kesinlikle istemiyor.”
GES, Köyün İçine Kurulmak İsteniyor
Pınarova köyüne yapılması planlanan GES projesi köydeki yaşam alanına çok yakın yerde kurulmak isteniyor.
Fatma Elçiçek: “Köye yakın demek fazla iyimser olur. Köyün merkezinde desek daha doğru olur. Çünkü dava açarken raporu incelediğimizde 15 metre diyor bir raporda, diğer raporda da mesafe yok.”
GES kurulmak istenen alanın hanelere neredeyse bitişik olduğunu söyleyen Muhtar Veysel Deli, “Köyün tam içine yapılmak isteniyor. Hanelere sıfır yapılıyor. Böyle bir mantık yok. Birilerinin rant sağlayacağı yere çevrilmesi için birçok insanı evinden barkından edecekler” diyor.
“Şirket, ‘Biz bakan akranıyız, bakan yeğeniyiz’ diyerek insanları korkutmaya çalışmış”
Muhtar Veysel Deli, şirketin bakan aktarını olduklarını iddia ettiklerini söylüyor:
“Biz bunu istemediğimizi beyan ettik. Gidip ÇED raporunu onaylatmışlar. Sıkıştıkları yerlerde ‘Biz bakan akranıyız, bakan yeğeniyiz’ diye nidalarda bulunup bazı insanları korkutmaya çalışmışlar. Ama biz zoraki de olursa her türlü kanımızla, başla, canla buna karşı çıkacağız ve izin vermeyeceğiz buranın panel yapılmasına.”
“Hiçbir Bakan Gelip Zorla Kimsenin Köyüne Giremez”
Zeynettin Deli: “Bazı bakanların ismini kullanıyorlar. ‘Filan bakanın yeğeniyiz yapacağız.’ Hiçbir bakan gelip zorla kimsenin köyüne giremez. Girmeyecek de, biz de bırakmayacağız. Bunu kesinlikle bilsinler. Hiçbir köy sahipsiz değil.”
“Resmen Ekmeğimizi Kesiyorlar”
Geçim kaynaklarının hayvancılık olduğunu belirten Mikail Özçelik, “Geçimimiz bu hayvanların üstünedir. Bu hayvanlar da olmasa geçimimizi neyle sağlayacağız. Resmen ekmeğimizi kesiyorlar” diyor.
“Yüzlerce Köylü Göç Etmek Zorunda Kalacak”
Avukat Fatma Elçiçek, Köylülerin geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu ve GES’in yapılması halinde köylülerin göç etmek zorunda kalacağını söylüyor:
“Köyün geçimi büyük oranda tarım ve hayvancılıktan geçmekte. Köylülerin sahip olduğu hayvan sayısı 5 binin üzerinde. Planlanan alan tamamen tarım alanı üzerinde. Her ne kadar özel mülkiyet olmasa da köylülerin hayvanları için mera alanı olarak kullandığı alan üzerine de planlanıyor. GES projesi gerçekleştirildiği takdirde yüzlerce köylü göç etmek zorunda kalacak.”
Su Kaynağı ve Ermeni Mezarlığı da Projeye Dahil
Fatma Elçiçek: “Köyün içerisinden geçen bir su kaynağı da var. Tarım alanını besleyen hem de hayvanların su ihtiyacını karşılayan bir su kaynağı da var. Bu da proje alanı içerisinde kalıyor. Kullanımı da zorlaşacak köylüler için. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Ermeni mezarlığı belirlenmiş alanı da kapsamakta. Bu da sit alanı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.”
İnsan Sağlığını da Tehdit Ediyor
Fatma Elçiçek, GES’in yayacağı ışınlar nedeniyle insan sağlığını olumsuz etkileyebileceğini söylüyor: “GES projesinin bulunduğu alan köy merkezi olduğu için ve iki proje olduğu için yaydığı ışınlar nedeniyle orada yaşayan insanların sağlığını da ilerleyen aşamalarda olumsuz yönde etkileyecek. Bu iki proje hem oradaki doğaya hem oradaki insanların sağlığına hem de insanların geçimine ket vuracaktır maalesef.”
Panellerin bölgeye vereceği sıcaklık nedeniyle yaşam alanının olumsuz etkileneceğini belirten Veysel Deli, “Köyün içine öyle bir sıcaklık verecek ki bu paneller, insanlar yaşayamayacak hale gelecek burada” diyor.
Zeynettin Deli de “Getirip 600 dönüm yerimizi elektrikle, camla kapatsalar bu köylü ne yapacak. Getirip santrali buraya kuracaklar. Bu sıcaklık buraya vuracak, bu köylü burada nasıl yaşayacak?” sorunu soruyor.
Uçakların Uçuşunu Tehlikeye Sokmasından Endişe Ediliyor
Pınarova köyü, Siirt Havalimanına yaklaşık bir kilometre uzaklıkta bulunuyor. GES projesinin yapılması durumunda panellerden yansıyacak ışığın uçakların uçuşunu tehlikeye sokmasından endişe ediliyor.
Veysel Deli: “Normalde uçağa bir ayna yansıması, bir ışık tutulması bile uçuşu tehlikeye sokuyor. Kaldı ki buraya binlerce on binlerce panel konulacak. Olduğu gibi güneş ışınlarını uçaklara yansıtacak.”
“Biz Kesinlikle Bu Şirketlere İzin Vermeyeceğiz”
GES projesinin yapılmasına izin vermeyeceklerini belirten Zeynettin Deli, şunları söylüyor:
“Herkes sessiz kalıyor. Bu şirket rastgele milletin köyüne geliyor, dağ başı mıdır? Bizi burada görmüyorlar mı? Biz de çiftçiyiz, ben şu an bin 500 dönüme yakın ekin ekiyorum. Biliyorsunuz çiftçi ne haldedir. Bir de TEMU şirketi eksikti başımızdan. Biz kesinlikle bu şirketlere izin vermeyeceğiz. Başka havalara girmesinler. Biz hakkımızı da onlara vermeyeceğiz.”
“Bırakmayacağız!”
GES yapılmaması için ellerinden geleni yapacaklarını ifade eden Mikail Öçzelik, “Bırakmayacağız. Elimizden geleni yapacağız. Başka çaresi yok. Ekmeğimizi kesiyorlar resmen. Ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz” diyor.
“Biz Bu Topraklara Bedavadan Konmadık”
Veysel Deli: “Biz bu topraklara bedavadan konmadık. Atalarımızdan kaldı, paramızla aldık. Kanımızla, başımızla, canımızla aldık. Ondan dolayı elimizden geleni ardımıza koymayacağız.”
“Mantığa, Bilime, Hukuka Aykırı”
Temennilerinin her iki davanın da iptal edilmesi olduğunu belirten Avukat Fatma Elçiçek, şunları söylüyor:
İnsanların ve diğer canlıların yaşamını etkilemeyecek bir alan seçilebilecekken aktif bir tarım alanınız seçilmesinin mantığa, bilime, hukuka aykırı olduğu çok açıkça oradadır. Temennimiz odur ki bu iki davanın da hukuki olarak iptal edilmesi.
