Kulp’ta, mahkemece iptal edilen ÇED raporuna rağmen sürdürülen maden faaliyetleri, doğayı, suyu ve yaşamı tehdit ediyor. Yayla halkı ve çevre örgütleri tepkili.
Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’ne bağlı Hesendîn Yaylası, yaşamla ölüm arasındaki sınırda direniyor. Maden arama faaliyeti yürüten şirket, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) iptal kararına rağmen maden çalışmalarını sürdürüyor.
SULAR KURUYOR, HAYAT TEHDİT ALTINDA
Bölge halkından Fatma Yakut, yaylanın birçok köyün can damarı olduğunu vurguladı. “Herkes içme suyunu buradan alıyor. Şimdi bu kaynaklar kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Biz burada doğduk, burada yaşıyoruz. Bu topraklar bizim. Madene geçit vermeyeceğiz” dedi.
Yaylada hayvancılık ve arıcılıkla geçinen Sera Yüce ise madenin ekosisteme verdiği zararı şöyle anlattı: “Maden burada yaşayan tüm canlılara zarar veriyor. Hayvancılığı da arıcılığı da bitiriyor. Bu topraklar bizim geçim kaynağımız. Maden zehirdir, durdurulmalı.”

“GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN TAHRİBAT”
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ekoloji Komisyonu üyesi Delal Özbay, sürecin sadece ekolojik değil, aynı zamanda hukuki bir skandal olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
“ÇED iptal edilmiş ama şirket çalışmaya devam ediyor. Su kaynakları yok oluyor, toprağın yapısı bozuluyor. Bu sadece doğaya değil, köylülerin yaşam hakkına saldırıdır. Burası 90’larda boşaltılmıştı. Şimdi madenle yeniden boşaltılmak isteniyor.”
‘AMAÇ İNSANSIZLAŞTIRMAK’
Kulp Belediye Eşbaşkanı Murat İpek ise durumun planlı bir doğa ve yaşam kıyımı olduğuna dikkat çekerek, “Bu yayla 8 köyün geçim ve yaşam alanı. Suyun tükenmesi, buradaki tüm hayatın sonu olur. Maden çalışmalarıyla bölge sadece talan edilmiyor; sistemli bir biçimde insansızlaştırılıyor. Rüzgarın yönü bile değişiyor, flora ve fauna altüst oluyor. Bu sadece su ve toprak meselesi değil. Bu bir hafıza, kültür ve yaşam alanı mücadelesidir. Yaylamızı, doğamızı ve geçmişimizi savunuyoruz. Bu sermaye saldırısına karşı sessiz kalmayacağız” diye konuştu.