Mardin’in Kızıltepe ilçesinde çadırlarda yaşayan Qereçîler, yokluk ve dışlanmışlık içinde hayatta kalmaya çalışıyor. Kimi Kürtçe, kimi Türkçe konuşsa da hepsinin ortak talebi insan gibi yaşayabilmek.
Mardin Havalimanı yakınlarındaki Yenikent Mahallesi’nde kurulan çadırlar dikkat çekiyor. Bu çadırlarda yaşayan insanlar okuma yazma bilmiyor, çoğu yalın ayak dolaşıyor. Kışın ayazında, yazın kavurucu sıcağında yaşam mücadelesi veren bu topluluk, çoğu zaman ötekileştiriliyor.
Kendilerine “aşık, mıtrıp, dom ya da çingene” deniliyor. Ancak kendilerini “Göçebe veya Qereçî” olarak tanımlıyor. Qereçîler, Avrupa, Ortadoğu ve Türkiye’nin birçok ilinde yaşıyor.

“Biz de Yerleşik Hayat İstiyoruz”
Mardin’deki bir Qereçî, yaşam koşullarını şu sözlerle anlatıyor:
“Biz göçebeyiz, aşiretiz. Aslen Ağrılıyız ama Adana’da büyüdük. Şu anda burada 300 hane var, hepsi çadırlarda yaşıyor. Kışın soğukta çocuklarımızı ısıtamıyoruz. Hepimiz perişanız. Biz de diğer vatandaşlar gibi birer evimiz olsun, yerimiz, yurdumuz olsun istiyoruz. Elimizde ne arsamız var ne malımız. Kiralar yüksek, ödeyemiyoruz. Dilenmek istemiyoruz ama başka çaremiz yok.”

İnsan Gibi Yaşamak İstiyoruz
Göçebe yaşamın getirdiği zorluklar, özellikle çocukları etkiliyor. Eğitimden uzak, sağlık hizmetlerine erişimi olmayan Qereçîler, devletin kendilerine kalıcı bir yerleşim alanı göstermesini talep ediyor.
Cemil Gezginci: “Bizim ne evimiz ne işimiz var. Yazın başka yerde, kışın başka yerdeyiz. Çocuklarımızın okula gitmesini, meslek sahibi olmasını istiyoruz. Devlet bize yardım etsin. Çadırda yaşamak istemiyoruz. İnsan gibi yaşamak istiyoruz.”
“Biz Roman Değiliz”
Mardin’de yaşayan yüzlerce aile, her yıl geçici iş bulmak umuduyla şehir şehir geziyor. Almanya’da yaşayan akrabaları bile var. Çünkü Türkiye’de yerleşik bir düzen kurmakta zorlanıyorlar.
Felemez Seyyar, toplumun kendilerine yönelik yanlış algısına dikkat çekerek “Bize bazı yerlerde ‘mıtrıp’, bazı yerlerde ‘roman’ diyorlar ama biz ne mıtrıp ne de romanız. Kürtçe konuşuyoruz. Dedelerimiz Erzurum’dan gelmiş. Bizim aşiretimizin adı Hatip. Biz de ümmet-i Muhammed’iz ama bizim bir yerimiz yok” diyor.

Ailesinin bir kısmının Tatvan ve Ahlat’ta mevsimlik işçi olarak çalıştığını belirten Seyyar, “Yazın patates işinde çalışıyorlar, kışın geri dönüyorlar. Devlet bize yardımcı olursa, bir yer gösterirse hep birlikte oraya yerleşiriz” diyor.
Mardin’in göçebe Qereçîleri, yüzyıllardır süren yerleşim arayışlarını sürdürüyor. Talepleri sadece barınma değil eşit yurttaşlık ve fırsat eşitliği.

