Özgür Özel: Kürt Meselesini Demokratik Yoldan Çözecek Güvenceyi Veriyoruz, Üzerime Ne Düşerse Yapmaya Hazırım

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Terörsüz Türkiye” gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Evet, terörsüz Türkiye istiyorum.

PKK terör örgütüydü, silah bırakacağını, kendini fesh ettiğini açıkladı. Bu konuda üzerime, partime ne düşerse yapmaya hazırım. Bu iş başarılırsa şehit gelmeyecek ne Türk ne Kürt anası ağlamayacak” dedi. Bu meselenin siyasete kurban edilmemesi gerektiğini ve sabırla adım atılması gerektiğini ifade eden Özel, “Bana deseler ki ‘komisyon kuruyoruz, getir demokratikleşme paketini’ deseler ben hazırım. Şu anda muhalefette olduğumuz için bunu enfekte edelim, sabote edelim demiyoruz. Bu iktidar süreci beceremezse kendi iktidarımızda Kürt meselesini demokratik yoldan çözecek güvenceyi veriyoruz” diye konuştu. 

CHP lideri Özel, HaberTürk yayınında açıklamalarda bulundu.

“İki rakibimiz var”

Özgür Özel’in açıklamasından satır başları şu şekilde:

“Ne övgü duymak için ne de yergileri değersiz kılmak için siyaset yapıyor değiliz. Doğru bildiğimiz yerde duruyoruz. Zaman zaman geçmişte 2002-2007’de analiz duyduğunuzda Adalet ve Kalkınma Partisi gündemi belirler, siyaset şekillenir. Siyasetin kırılma anlarında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gündemi doğru yönden yakaladığı falan.

Şimdi sayın Bahçeli dön dolaş CHP ile Genel Başkanı ile, Cumhurbaşkanı adayı ile belediye başkanları ise bu kadar meşgulse CHP’de işler yolunda gidiyor demektir. CHP Türkiye’nin birinci partisi. Türkiye’de iktidar ile muhalefet yer değiştirdi. Şu anda CHP siyasetin iktidar partisi. Bize muhalefet yapan iki rakibimiz var. Bir tanesi Adalet ve Kalkınma Partisi ikincisi MHP. Uzun süre siyaseti domine ettikleri için. Genel olarak merkezi siyasette iktidar partisi olmayı ellerinde bulundurdukları için. Onlar da CHP’nin lider duruşunu, gündem belirleyen duruşunu, iktidara yürüyen duruşunu sekteye uğratmak için bir şeyler yapıyorlar.

Buna itiraz etmiyorum, hatta bundan memnunum. Ama hukuk ve hakkaniyet zemini içinde kalmak lazım. CHP’yi kıyasıya eleştirsinler, CHP’ye karşı her türlü tepkilerini dile getirsinler. Mertçe ve siyaset zemininde bunu yapsınlar. Net bir şekilde söylemek gerekirse, Anayasamız hukuk üstünlüğünü söyler. Hukukun üstünlüğü hakim ve savcılar eliyle tesis ediliyor. Onlara verilmiş anayasal güvence var. Bir hakim ve savcı dönüp de siyasete girmeye kalkarsa, herhangi bir savcı herhangi bir siyasi partiden aday adayı bile olsa bir daha bu görevine dönemez denir. Örneğin Gezi, DemirtaşSelçuk Kozağaçlı, Canan Kaftancıoğlu karara imza atmış bir hakim, hakimlik görevinden sonra siyasete soyunmuştu, Tayyip Bey de onu bakan yardımcısı yapmıştı.

“O bakan yardımcısını aldı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı yaptı”

Bakan yardımcısı nasıl pozisyon, Tayyip Bey’den aktarıyorum ‘Bakanlar teknik yardımcıları siyasi. Bakan yardımcılarımız teşkilatla gerekli iletişimi sağlayacak’ diye özetlemişti. Bakan yardımcıların önemli kısmı fevkalade siyasi kişiler. Eski hakim bakan yardımcısıydı. O bakan yardımcısını aldı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı yaptı. Hepimiz adına adalet dağıtması gereken en önemli yere bir siyasi geliyor. Anayasa’ya göre yasak, gelmez. Siz benim yardımcım olsanız, desem ki ‘bakan yardımcısını başsavcı atayacağım’ desem, siz dersiniz ki ‘Özgür bey bunu yapamayız, bir kişi siyasi olduktan sonra adliyeye dönmesine izin vermiyor’. Bu anayasa yazılırken bakan yardımcılığı konumu yoktu. Bize karşı mertçe, siyaset zemini içinde bir mücadele veriliyor olsa başımla beraber. Hepsine cevap veririz.

Bu yapılanların, bu gelen neyse bana da gelse benden de gitse böyle olmaması lazım. Siyaseti yargıyı alet edip fayda umup, direniş büyüyünce AK Parti zarar görmüş biz karlı çıkmış olabilir. Ben bu sürece itiraz ediyorum. Tarihsel tutarlılık içindeyiz. Haksızlık yapmayalım ilk açılım süreci olduğunda ‘Biz bu sürece kredi veririz’ demişti. Erdoğan da ‘al kredini başına çal’ demişti. Orada temel hata yapmıştı, biz de ona itiraz etmiştik.

Terörsüz Türkiye: Bu konuda üzerime, partime ne düşerse yapmaya hazırım

Biz terör bitsin isteriz. MHP ‘terörsüz Türkiye’ye ne diyorsunuz?’ diyordu. Evet, terörsüz Türkiye istiyorum. PKK terör örgütüydü, silah bırakacağını, kendini fesh ettiğini açıkladı. Bunun başarılabilmesi durumunda çok kıymetli bulurum. Bu konuda üzerime, partime ne düşerse yapmaya hazırım. Bu iş başarılırsa şehit gelmeyecek ne Türk ne Kürt anası ağlamayacak. Bu ülkenin milyonlarca trilyonlarca doları silaha, mühimmata, dünyanın gelişmiş ülkelerin silah tüccarlarına gitmeyecek. Hele hele CHP’yi ülkeyi yönetmeye hazır olduğu dönemde bu oluk oluk para emekliye, işçiye, sanayiye, öğrencilere, ARGE’ye, inovasyona akacak. Bu durumda niye terörsüz Türkiye’yi savunmayayım. Terörsüz Türkiye’yi kim savunuyorsa bir fazlasını biz savunuyoruz.

“Devlet Bey 180 derece döner, böyle bir inorganik siyaseti doğru bulmam”

Süreç alenileşmeden önce samimiyetli bilgi paylaşılması lazım. Düne kadar Devlet Bey’in sadece bayramlaşıyoruz, tokalaşıyoruz diye DEM’leniyorsunuz eli kanlı teröristlerle birlikte dediği, hatta bunu 2014 yılında Erdoğan’a da söylediği, Erdoğan’ın da kandan beslenen vampirsin dediği bir pozisyondan, bir anda Devlet Bey’in DEM sıralarına gidip el uzatmasıyla ve ondan sonra ‘Umut Hakkı’ dediği bir pozisyona geldik. Devlet düğmeye basar Devlet Bey 180 derece döner. Böyle bir inorganik siyaseti doğru bulmam.

Birtakım atanmışlar herşeyi bitirmiş, düğmeye basmış. En ağır hakaretler ederken el uzatıp, sıkıyormuş. Bu baharı başlatacak ilk çiçeğin açması ise eyvallah. Süreç şeffaf işletilmedi, toplumsal mutabakat evresine yönelik doğru adımlar atılmadı. Diğer partilerin bilgilendirmesi süreci yarım kaldı. Şöyle bir şeye döndü iş. Sevgili Sırrı Süreyya Önder’e dedim ki, ‘Dünyada bu işi başaranlar böyle yapmıyor’. O dedi ki ‘Başkan geçen sefer denedik, hedefimiz barış sonra çözüm yaptık olmadı şimdi önce çözüm sonra barış’ dedi. ‘O zaman bu sürecin parlamentoya açılması lazım’ dedim. Bugün DEM’le AK Parti arasındaki sürtüşmede o. Sayın Erdoğan AK Partili milletvekillere ‘gidin Türkiye’ye anlatın’ diyor. ‘Millet sakın pazarlık ediyor sanmasın, anlaşma var sanmasın’ deniyor.

“Kürt meselesini demokratik yoldan çözecek güvenceyi veriyoruz”

Biz terörsüz Türkiye’ye ‘hayır’ demiyoruz. Bu iş siyasete kurban edilecek bir iş değil. Geçen sefer bu işten başarısız olunca çok şey kaybettik. Büyük sabır ihtiyat ve ihtimamla bu sürece samimiyetle destek vermeyi önemli görüyorum. Bana deseler ki ‘komisyon kuruyoruz getir demokratikleşme paketini’ deseler ben hazırım. Bu ülkede kan, gözyaşı dursun, para doğru yola harcansın isteriz. Şu anda muhalefette olduğumuz için bunu enfekte edelim, sabote edelim demiyoruz. Bu iktidar süreci beceremezse kendi iktidarımızda Kürt meselesini demokratik yoldan çözecek güvenceyi veriyoruz. Bugün çözmeye karar verirlerse o noktada Meclis zemininde biz varız.

“Kayyım atamaları son bulsun”

Dört başı mamur hazırlığımız var. Doğru zemin oluşturulduğunda paylaşmaya hazırız. Arkadaşlarımız hangi parti bilgilendirme istiyorsa komisyonumuz o bilgilendirmeyi yapacak hazırlık aşamasını tamamlamıştır. Güven artırıcı adımlar atılacaksa, kayyum maddesi var. Türkiye’nin en büyük ilçesi Esenyurt, Van gibi büyükşehire kayyum atamış durumdalar. Geçen seçim döneminde 49 kayyum atanmıştı. Bu konuda 11 siyasi partinin ortak kanun teklifi var. AK Parti MHP bloğunun dışında bütün siyasi partilerin imza attığı teklif var. İlk düğmeyi iliklemeye buradan başlayalım. Oy verdiği belediye başkanına kayyum atanmış herkes. Esenyurt için Ahmet Özer, bir başka için başka, burada olumluya doğru gidiş başladı diye başlayabiliriz. Devamında bazı kanun maddelerinin kötüye uygulanmasının derhal sona erdirilmesi bazı kanunlarda değişiklik bazı kanunlarda yeni baştan yapması lazım.

CHP’nin yeni yol haritası

“İlk önce 6 ay geçiyor. Bunun sonucu anketler geliyor. Memnuniyet yukarıda. Tayyip Bey‘in zihniyetinde şu ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’. Ekrem İmamoğlu İstanbul’u kazandı, Türkiye’yi kazanacak. Bunun üzerine manen ve hukuken silkeleyin diyor. Bir siyasetçiyi İstanbul’a Cumhuriyet Başsavcısı atıyor. O arkadaş ‘Bana filanca iştirakin dosyalarını getirin’ diyor. Arkadaşlar dosyaları getiriyor. ‘Bu ne ya, bu kadar çok’ diyor. ‘2019 öncesini getirin’ diyor. Hukuku arıyorsan niye 2019 öncesi. Birisi ifade veriyor. Belediye ile yaptığı işten bahsederken önceki döneme ilişkin yolsuzluk söylüyor. ‘Ben o döneme bakmıyorum’ diyor. Yalanlasınlar, hodri meydan. Geçmişe dönük dosyalarda 2019 öncesini iade etmedik desin. Sayın Başsavcı siyasi operasyona gelmiş. Bir başsavcı düşünün, İstanbul Üniversitesi’ne yazı yazıyor. İmamoğlu ve sınıf arkadaşlarının diploma iptali için. Savcı zaman geçince ‘acele edin’ yazısı yazıyor. İlk yazısında ‘gereğinin yapılması’ için yazı yazıyor. ‘Diplomanin iptali dahil gereğinin yapılması istedik’ deniyor. 31 yıl önce verilmiş 28 diplomanın iptalini istiyor.

Bu belge resmi kurumlara veriliyor YSK dahil. Yani İmamoğlu ile uğraştığı onun adaylığının engellenmesine memur edildiği bu kadar net. Üniversite diplomayı veren fakülteye yollanıyor. Dekan kabul etmeyince dekan değişiyor. Salı akşamı iftar vaktinde İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’ndan o görevleri olan, konuyla alakası olmayan, işletme fakültesiyle ilgilisi olmayan yetkisiz bir yerden diploma iptal ettiriliyor. Bu hukuksuzluk değil mi? Tayyip Bey çift dikişçidir, sağlamcıdır. Belki Danıştay yapılan idari işlemi bozacak. O zaman bu taraftan da yürüyorlar. Samimi bir şey söyleyeyim, bu yapılan haksızlığı anlattığımda bu diploma iptali hele hele 35 yıl önce gazete ilanıyla çağırılmış. 2020’de iptal için başvurulmuş ‘usulüne uygundur’ denmiş. Tek suçu İmamoğlu’nun sınıf arkadaşı olan 28 kişinin diploması gidiyor. Bir tanesi Galatasaray Üniversitesi dekanı. Peki bu hocanın diploma verdiği bu kadar öğrenci ne olacak? Haksız mıyım?

Yol haritamız ahlaki üstünlüğü zemini korumak. Psikolojik üstünlüğü ve bunun yarattığı enerjiyi diri tutmak. Bu meseleyi Japonya’da 8,5 milyon tirajlı gazetesine anlattım ağzı açık kaldı. The Guardian’a anlattım onun da ağzı açık kaldı. Türkiye’de üniversitelerin kapıları başörtülü kardeşlerime kapatıldığında ben de onlarla Ege Üniversitesi’nde eylem yapıyordum. Avrupa’da kapı kapı bunu dolaşıp anlatırken ne murat ediyorlardı iseler, AK Parti kapatılınca Avrupa’da ne murat edip kapı kapı gezildiyse aynı muradı ediyoruz.”

Ön adaylık seçimi, İmamoğlu’nun adaylığı

Tayyip Erdoğan tek aday olarak partinin kongresine giriyor, sandık kurup oy atmıyor musunuz? Diğer adaya engel oluyorsanız orada demokratik skandal olur. Biz demişiz ki, CHP Cumhurbaşkanı adayını belirleyecek. Karşımızda inanılmaz derece partiye saldıran, İmamoğlu’nun adaylığına engel olmaya çalışan İstanbul’da görevlendirilmiş birisi var. CHP’nin açtığı 1 milyon 750 bin kişinin katılımıyla belirleyelim dedik. Mansur Bey’e de bilgi verdik. Dedi ki ‘sayın genel başkanım ben ön seçimi kötülemem, zamanını erken bulduğumu söylerim, büyük ihtimalle ön seçime girmem’ dedi. Zaten ön seçimde gitti oy kullandı. Ne kadar doğru yaptığımız nasıl ortaya çıktı? Biz 23’ünde aday belirleyeceğiz, 4 gün önce 19’unda operasyon yapıyor, 4 gün tutukluluk gözaltı süresi veriyor. 4 gün sonrası sandıkların kurulacağı saat. O saatte hakim karşısına çıkarıyor sonra alıp Silivri’ye demir parmakların arkasına koyuyor. İtalyan mafya filmlerinde olmaz bu. Zaten erken seçim talep ediyoruz, erken seçimin adayı erken belirlenir.

9 Ekim günü bir siyasetçiyi İstanbul’a Cumhuriyet Başsavcısı atadılar.  21 günde Beylikdüzü’nde Ekrem Bey’den 20 yıl önce daire almış kişiyi arayıp, görüşmeye çağırıyorlar. ‘Bankaya açıktan para verdin mi?’ deniliyor. Ekrem Bey’in eşi, dostu, çevresi, yakın akrabalarına yönelik saldırılar. Esenyurt, Beşiktaş ve diğer belediyelere yönelik saldırılar. Belediye meclislerinden aldıkları 10 belediyelerden birer tane kent uzlaşısı dedikleri. Kent uzlaşısı ‘kazanacağım yerlerde kazanırım, diğer yerlerde kent suçu işlemeyecekse destek olabilirim’ diyor. İstanbul İttifakı, Kadıköy İttifakı, Türkiye İttifakı. Yazımız var bizim. Diyorum ki belediye başkanlarına ‘Partiler arası ittifak mümkün olmadı, sandıkta ittifak kuracağız. AK Parti, MHP, DEM Parti’de geçmişte siyaset yapmış isimlerini önereceğiz. Bunlar toplumun kanaat önderleri, bunlara itiraz etmeyin’. Şimdi bunlar AK Parti’de olunca sorun yok. Koca İstanbul’da her ilçeden bir tane DEM geçmişi olanı bulmuşlar, gözaltına alıyorlar.

Şişli, Esenyurt’a kayyum atıyorlar. O gün 1 milyon 200 bin kişi Saraçhane’de memleketin kaderine el koyduk diye yapamadılar. Şimdi PKK’nın, Abdullah Öcalan‘a ‘kurucu önder’ diyerek teşekkür ediyor arkadaşlar ayrı ayrı. Bir Kürdün belediye meclisine girmesini kriminalleştirirken. Biz Cumhurbaşkanı adayımızı en katılımcı şekilde yapalım dedik. Operasyon yapanlar Tayyip Erdoğan yeneceğinden endişe ettiği kişiye operasyon yaptırıyor. Grup toplantısında 3 hafta önce dedim ‘Bir darbe mekanizması işliyor’ dedim. Türkiye Cumhuriyeti gelecek Cumhurbaşkanına darbe girişimi var dedim. 3 hafta önce. Gözü karartmışlar Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına engel olmak için operasyon yapıyorlar. Ben de diyorum ki 1 milyon 750 bin kişinin adayını gel de al diyorum. O da reste rest diyor ‘aldım’ diyor. Millet de alamazsın diye gösteri yapıyor.

Erken seçim planı

Ara seçim 30 ay geçmeden yapılamıyor. Son 1 yılda yapılamıyor. Bir kez ara seçim yapılıyor boş sandalyeler için. Bunun için Meclis karar almalı. En son Süreyya Önder’in kaybıyla 8 milletvekilliği boş. Bir seçim bölgesi komple boşalırsa hemen o bölge için. Parlamentonun yüzde 5’i, 30 milletvekili boşalırsa ara seçim yapılması lazım. Nasıl olsa Kasım ayında 8 milletvekilliği için ara seçim yapılacaksa. 22 kişiye de gerek yok. Örneğin Türkiye coğrafyasında 1’er milletvekili boşaltarak Türkiye’yi ara seçime götürsek. Sandıktan kaçan hükümetin önüne sandık koysak. AK Parti İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun’da kantara çıkmamak için istifayı kabul etmiyor ve seçimden korkuyor.

“Z planımız İmamoğlu”

Diplomasını iptal ettiler. Bölge idare mahkemesine başvuruldu. Yürütmeyi durdurma talebi var. Çok uzun sürmez. Durdurması için yeniden adaylığına kavuşur. Şu anda somut engel diploma. Yürütmeyi durdurmayla ortadan kalkabilir. İstinaf ve Yargıtay aşaması var. Ekrem İmamoğlu’nu adaylığı dışında bir seçeneği konuşmayı şu an için doğru bulmam. Geçenlerde bir kanalda sayın gazeteci çok ısrar ediyordu. Bizim Z planımız Ekrem İmamoğlu. Aday artık kendi bile kendini değiştiremez. Arkasında 15 milyon vatandaş var. O gün gediğinde aday olamıyorsa, mücadelenin büyüdüğü yerde sen adayı milletten kaçırırsan, onun yerine gösterdiğin adaya yüzde 70 oy verir. Partilere 400 milletvekili verir. 400 milletvekili olursa hızlı bir şekilde hızlandırılmış parlamenter sistemine döneriz.

Ekrem İmamoğlu icranı başı olur, Başbakan olur. Tarafsız cumhurbaşkanı bugünkü tavrına bakılırsa Mansur Yavaş olur. Mansur Bey geçmişte ‘kimsenin yedeği değilim’ demişti. Ben de kendisini bu pozisyona sokmak istemem. Mansur Bey’in Ekrem Bey’le gösterdiği dayanışma, parti kimliği, hukukçu kimliği, icracı kimliği çok önemli. O gün şartlar geldiğinde kendisi ne düşünür, biz ne düşünürüz, kamuoyu ne düşünülür bakılır. İmamoğlu milletin adayı olduğu için Cumhurbaşkanı adayı olduğunu söyledim, meselenin özü ve sözü budur. Ben Mansur Bey’i değersizleştirecek bir şey söylemem. Kişisel ve parti hukukumuz çok güçlü.

Kaynak: T24

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Özgür Özel: Kürt Meselesini Demokratik Yoldan Çözecek Güvenceyi Veriyoruz, Üzerime Ne Düşerse Yapmaya Hazırım
Haber bültenimize abone olun ve tüm haberlerden anında haberdar olun.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!