Siirt 1514 yılında Safevilerin elinden çıkmış, Osmanlıların eline geçmiştir. Diyanet İslam Ansiklopedisi’nin “Siirt” maddesine göre, Siirt’in Osmanlı idaresine girişinden kısa süre sonra 4 mahalleli küçük bir şehir olduğu bilgisi kaynaklara yansımıştır. Bu çerçevede Siirt’in bilinen ilk dört mahallesi; Ras, Bağa, Beyder ve Halfaniye’dir. Günümüzde bu mahallelerden sadece Ras mahallesi, halk arasında “İmhellet’ir Ras” ismiyle kullanılmaya ve bilinmeye devam etmektedir. Ras mahallesi bugünkü Ulus mahallesine tekabül etmektedir. Hassaten Ras sözcüğü ise Arapça bir kelime olup, “baş, zirve” gibi manalara karşılık gelmektedir. Bu minvalde Ras mahallesinin (Ulus mahallesinin) Eski Siirt olarak bilinen bölgede başta, tepede yer almasından ötürü bu ismi kazandığı varsayılmaktadır.
19. yüzyıl Şeriyye Sicillerine göre, Ras (Ulus) mahallesi gibi Karağol (Karakol), Babuddarb (Algül), Sok (Batı), Nazif (Sakarya), Meydan (?), Şeyh Halef (Ülkü), Ayn Salib-Kassar (İnönü), Holaniye (Doğan), Sor-Verras (Dumlupınar), Bir’uz zukak (Conkbayır), Suveyka (Çal) gibi mahalleler de Siirt’in eski mahalleleri arasında yer almaktadır. Siirt denen şehir, Cumhuriyet’e kadar yukarıda zikredilen mahallelerden müteşekkildir. Bu mahalleler birbirine komşu küçük sahalardan meydana gelmiştir. Bu mahalleler arasındaki mesafe bugün çok daha kısalmış ve günümüzde dakikalar içerisinde bir mahalleden yekdiğerine geçebilmek mümkün hale gelmiştir. Bu çerçevede Osmanlı’nın son zamanlarına dek, Müslim ve Gayrimüslim Siirtlilerin neredeyse aynı bölgelerde yaşadıkları sonucuna ulaşılabilir. Böyle olmakla beraber eldeki kaynakların çoğuna göre genellikle Müslüman Siirtliler, Gayrimüslim Siirtlilere nüfus açısından galebe çalabilmiştir. Yani yukarıdaki mahallelerin önemli bir kısmı çoğunlukla Müslüman nüfusa ev sahipliği yapmıştır. Ancak özellikle Şeyh Halef (Ülkü) ve Ayn Salib (İnönü) gibi birkaç mahallede Siirtli Gayrimüslimlerin daha yoğun olarak yaşadığı bilgisi, Osmanlı Şeriyye Sicillerine yansımıştır. Hatta sözlü iddialara göre, Siirt Ülkü Camisinin olduğu alan, büyük bir kilise olarak Hristiyan cemaate hizmet vermiş, Ayn Salib Çeşmesi ise Hristiyan çocuklar için bir vaftiz çeşmesi olarak kullanılmıştır.
1949 yılında Siirt merkezi 14 mahalleye bölünmüştür. Bu mahalleler eski Siirt baz alındığında içten dışa doğru takriben şu şekildedir: Karakol, Sakarya, İnönü, Batı, Ülkü, Tınaztepe, Ulus, Dumlupınar, Conkbayır, Küçük Çarşı, Doğan, Algül, Alan ve Yeni Mahalle… Anlaşılacağı üzere Alan ve Yeni Mahalle Siirt’in yeni kurulan mahalleleridir. Özellikle Yeni Mahalle gün geçtikçe büyümüş ve yıllar içerisinde nüfus açısından Siirt’in en popüler mahallesi haline dönüşmüştür. Bu dönemlerde Siirt merkez nüfusu da yıllar içerisinde keskin artışlar göstermiştir. Özellikle 80 ve 90’lar sonrasında hem Siirtli Köylüler hem de Siirtli Göçerler (Koçerler) muhtelif sebeplerle şehir merkezinin yolunu tutmuştur. Bu çerçevede, 1985 yılı merkez nüfusu 53,884’e, 1990 yılı merkez nüfusu 68,320’ye, 2000 yılı merkez nüfusu ise 98,281 kişiye ulaşmıştır.
Öte yandan Siirt şehri bu denli hızlı ve yoğun bir büyümeyi kaldıramamıştır. Nitekim Siirt şehri (Eski Siirt) gitgide ovaya inmiş ve böylece Bahçelievler, Kooperatif, Barış (Çakmak) gibi nevzuhur mahalleler ortaya çıkmıştır. Ayrıca Siirt’e bağlı Demirkaya köyünde kaya düşmesi hadisesi yaşanmış ve bu afet sonucunda mağdur olan ailelerin ikameti için 1975 yılında Afetevleri adıyla yeni bir mahallenin daha kurulması kararı alınmıştır. Dolayısıyla asıl Siirt (Eski Siirt) gitgide önemini kaybetmiş ve şehir merkezi genel olarak batı ve güney yönüne yani ovaya doğru kaymıştır.
TÜİK’in 31 Aralık 2019 verilerine göre Siirt şehrinin 20 adet mahallesi bulunmaktadır. Bu 20 mahallenin nüfus olarak en büyükleri sırasıyla; Bahçelievler (26.896), Yeni (26.266), Kooperatif (21.770), Barış (20.562) ve Afetevleri (9.710)’dir. Sayılan bu mahallelerin tümü, Yeni Siirt’te kurulan, tarihi ve kültürel bağlamda neredeyse hiçbir nitelik taşımayan yakın dönemde oluşmuş mahallelerdir. Örneğin; Kooperatif mahallesi, 1980’lerin başında Siirt karayolu işçileri tarafından bir kooperatif kurulması neticesinde teşekkül etmiştir. Kurulan kooperatif aracılığıyla o günün boş ve ıssız arazileri, bahçeli ve müstakil konutlara ev sahipliği yapmıştır. Bugün Kooperatif olarak anılan bu mahalle yıllar içerisinde yapsatçı müteahhitler tarafından keşfedilmiş ve mahalle, zaman içerisinde çok katlı binaların merkezi haline dönüşmüştür. Aynı şekilde Barış mahallesi olarak isimlendirilen semt de 80’lerle beraber Siirt şehrine göçen köylü ve göçerler tarafından meydana getirilen nevzuhur bir mahalledir. Halen halk arasında Çakmak diye anılan bu mahallenin adı, bu civarda ucuz evler yapıp satan Ali Hikmet Çakmak’a dayanır. 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Kenan Evren’in soyadına atfen bilahare mahallenin adı Evren mahallesi olarak kaydedilmiştir. 2013 yılında ise Siirt özelinde “Üç Dilli Kardeş Şehir” ve ulusal bağlamda da “Barış” gibi o dönemlerde sık sık gündeme gelen mottolara binaen mahallenin adı tekrar değişmiş ve mahallenin yeni adı “Barış” olarak resmiyet bulmuştur.
Siirt şehri yaklaşık on yıl önce ise hiç de alışık olmadığı bir durumla karşılaşmıştır. 2010 yılında Yeni Mahalle’de “Saray Sitesi” adını taşıyan etrafı çevrili yüksek katlı binalar hizmete girmiştir. Siirt şehri böylece “site kültürü” ile tanışmıştır. Özellikle güvenlik ve rahatlık gibi konularda bir konfor alanı oluşturan siteler, gün geçtikçe kuvvetli bir ilgiye mazhar olmuşlardır. Nitekim son on yıl içerisinde başta Yeni Mahalle ve Afetevleri olmak üzere bazı semtlerde hızla büyük siteler yapılmaya başlanmıştır. Ancak belirtildiği üzere Siirt, site kültürü ile yeni yeni tanışmaktadır. Bu çerçevede site kültürünün insanları sosyalleştirip kaynaştıracağı mı yoksa yabancılaştırıp yalnızlaştıracağı mı gibi hususlar henüz belirsizdir.
Sonuç olarak, Siirt şehri yaklaşık 50 yıldır büyük ve derin değişimler yaşamaktadır. Siirt yüzlerce yıldır bulunduğu mevkiden (yani Eski Siirt’ten) ayrılarak, tarih boyunca neredeyse hiçbir ilişkide bulunmadığı yeni bölgelere taşınmıştır. Bu yer değişikliği birçok yeni duruma sebebiyet vermiştir. En başta Siirt şehrinin merkezi kaymıştır. Siirt şehri tarihini ve kültürünü büyük ölçüde eski mahallelerde bırakarak yeni bir hayata adım atmıştır. Fakat bu yeni hayatla beraber yüzlerce yılda oluşturulan soyut ve somut kültürel birikim, gün geçtikçe kaybolmaya başlamıştır. Yani, Siirt’e “Beyaz Kent” unvanını veren Cas evler, Siirt’in çok kültürlüğüne işaret eden camiler ve kiliseler, Siirt’in tarihi güzergahlarını belirleyen yollar ve çeşmeler gibi somut unsurların yanı sıra Siirt’e özgü yüzlerce yıldır kutlanan Yılbaşı (Dem), Melede Ateşi (Ramazan Ateşi), Yumurta Bayramı (Şıhr-il Bayf) gibi soyut unsurlar da büyük tahribatlara uğrayarak neredeyse yok olmuştur.
Peki, bu tabloda ne yapılabilir? En başta, zararın neresinden dönülürse kârdır denilebilir. Çünkü halihazırda Siirt’in gerçekten bir şehre veyahut bir şehir kültürüne sahip olduğu konusu tartışmalıdır. Şu an Siirt nüfusunun kahir ekseriyeti, tarihi 40-50 yılı geçmeyen alanlarda yaşamaktadır. Siirt, son dönemlerde Hilmi Yavuz, İhsan Süreyya Sırma, Fahri Aral, Coşkun Aral ayarında neredeyse hiçbir fikir insanı yetiştirememiştir. Bugün Siirt’in nüfus potansiyeline cevap verebilecek ne bir sanat merkezinden ne bir kütüphaneden ne de bir tiyatro sahnesinden bahsedilebilir. Bunların yanı sıra en tehlikeli durum ise şehir ve şehir kültürü adına günümüzde Siirt’te hemen hemen hiçbir kaygının bulunmamasıdır. Yani hem tarihi ve kültürel müktesebat elden gitmekte hem de bu yok oluş sırasında ikame edilebilecek neredeyse hiçbir birikim oluşturulamamaktadır. Maalesef çare basit değildir! Fakat temenni, bu konularda evvelen bir bilinç ve arzunun oluşması ardından yapılabileceklerin eyleme dökülmesidir.
İbn Haldun’a göre “Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler.”
Siirtlilerin özdeşleşebileceği gerçek bir şehir dileğiyle….
Halfaniye holaniye mahallesirdr. orada 1500 lü yılların ortasına kadar yahudi cemaati ikamet etmekteydi. daha sonra endülüs yahudilerinin osmanlıya göçüyle onlarda istanbulu mesken tuttup gittiler, daha sonra oraya bir roman göcebe kültürü yerleşti. arap kültürünün etkisiyle arapça konuşmaya başladılar. uzun yıllar boyunca da siirt teki diğer mahallerden uzak bir yaşam sürmüşler ve diğer mahallerden de dışlanmış bir yaşam sürmüşlerdir.