Türkiye toplumu olarak adalet, vicdan, hoşgörü, duygudaşlık, sevgi (insan-doğa-hayvan), saygı (insan-inanç-dil-kimlik-cinsiyet), alçakgönüllülük, yardımseverlik, doğruluk, dürüstlük, güven, özgüven, sabır, sorumluluk, emek ve tatmin olmak gibi birçok önemli değerlerimiz bulunmaktadır.
Son yıllarda ülkemizde toplumsal çözülmenin, ciddi boyutlara ulaştığı görülmektedir. Bu çözülmeye sebep olanların ise ne acıdır ki toplum olarak bizler olduğu bir gerçeklik söz konusudur. Çünkü anne ve babalar olarak anlayışlı ve modern ebeveyn olmayı, yanlış anladığımız gibi hatalı da uygulamaktayız. Nitekim “modernlik” adı altında çocuklarımıza, muhteşem dizayn edilen çocuk odaları, sınırsız internet imkânı, telefon, pahalı kıyafetler ve zincir kafeler sunmak için çabaladık. Böylece yapay, içi boşaltılmış, kendi ailelerinden ve kültürlerinden uzaklaşan, onlardan utanan ve başkaları gibi olma arzusuyla yanıp tutuşan, evlatlar inşa ettik. Nitekim bireysel yaşam pratikleri, sorumluluktan kaçma, kişilerin kendilerini aile bireylerinden ve çevrelerindeki herkesten üstün tutma gibi yaklaşımları ne yazık ki toplumu ayakta tutan değerleri alt üst etti. Dolayısıyla çocuklarımız, selam vermeyen, evine gelen misafire “hoş geldin” demeyi bile gerekli görmeyen ve odalarına gömülen birer robotlara dönüştü. Çünkü çocuklarımızın, akraba, komşu, eş ve dost bilmeyişleri karşısında yeterli yönlendirmelerde bulunmuyoruz. Bunun yanı sıra çocukların kendi aralarında oynadıkları oyunları dahi incelediğimizde, biz yetişkinlerin çocukluğundaki oyunlar ve geçirilen anlamlı zamanlar ile şimdiki çocukların uğraşları arasında korkutucu bir gerilemenin ve kopmanın olduğu bariz biçimde görülür. Zihinsel ve duygusal gelişimi destekleyen oyunlardan daha çok tablet ve telefon oyunları gibi dijital tehlikeler veya bireyselliği ve egoyu körükleyen oyunlar ile oynadıkları görülür. Bu doğrultuda şunu belirtmeliyim ki bizleri var eden değerlerimiz, toplumu bir arada tutan ve yaşamı anlamlı kılan önemli unsurlardır. Dolayısıyla sağlıklı bir toplumsal işleyiş için “değerler eğitimi” çok önemlidir. Bu sebeple değerler eğitimine “1 yaş” itibariyle mutlaka başlanmalıdır. Çünkü çocuk gelişimi ve değerler birlikte ilerlemektedir. Anne ve babalar olarak topluma kıymetli bir eser sunmak istiyorsak ve toplumsal yapıya zarar vermek istemiyorsak, ilk olarak doğru biçimde verilmiş değerlere sahip çocuklar yetiştirmeliyiz.
SEVGİLER