Siirt’te lüks tüketimden dolayı ayakkabı tamircilerin işleri durma noktasına geldi. Kirayı ödemekte bile sorun yaşadığını belirten ayakkabı tamircileri daha önceleri işleri yetişmek için gece geç saatlere kadar çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Vatandaşın lükse düşkün olduğunu bundan dolayı ayakkabı tamirini tercih etmediklerini belirten ayakkabı tamircisi Talat Özkılıç, şöyle konuştu: “Ben 42 senedir yapıyorum bu işi. Millet lükse gidiyor. Artık tamiri bırakmışlar. Çocuklarım dahi artık tamir yaptırmıyorlar. Hepsi harcama. Hepsi lüks yaşıyor. 20 sene, 25 sene önce biz gece saat 12-1’de çalıştığımız oluyordu. Yetiştiremiyorduk ama şimdi öyle değil. Şimdi geliyor adam diyor dikiş atma, çivi çakma gözükecek ben giymeyeceğim. Tamirat yapmıyorlar. Ama yırtık pantolon giyiyor. Moda olduğu için giyiyor. Ama yırtık ayakkabı giymez, sökük ayakkabı giymez, tamir yapmaz. Bu lükse gidiyor.”
5-6 yıldır işlerin durma noktasına geldiğini ifade eden Özkılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ondan yoksa bak boş oturuyoruz. Şu an boşuz. Ekonomik olarak iş olsa iyidir çok şükür. İş olmazsa yok. Şu an dediğim gibi iş yok. Millet tamir yapmıyor. Lüks yaşıyor lüks. Allah’a çok şükür ben emekliyim zaten. Ben emekliyim geçinebiliyorum. Ben şu zaman kadar çocuklarımı bu sanatla geçindirdim. Çok iyi çalışıyorduk ama millet çok lük gidiyor. 5-6 senedir böyle. Durma noktasında bundan dolayı millet dediğim gibi artık atıyor, yapmıyor.”
“Bu sanatın ölmemesi lazım” diyen Özkılıç, “Bunun bir sonu olacak tabii neticede öyle. Tamir yapsın, atmasınlar. Bunlar ziyandır, israftır. Yapsın biz de çalışalım. Bak terzi boş oturuyor, ayakkabıcı boş oturuyor. Bu sanatın ölmemesi lazım. Millet terlikle dolaşmayacak. Ayakkabı giyiyor neticede. Ama yapmıyor, kendi çocuklarım dahi tamirat yapmıyor atıyorlar. Kim var 5-6 tane ayakkabısı yok? Telefoncuya git sana onu söyleyecek. Lüks bir şey çıktı mı hemen ona yöneliyor. Öbürünü bırakıyor, öyle değil. Olmaz öyle. Pantolon olsa öyle, ayakkabı olsa öyle, ceket olsa öyle. Bunlar bir noktaya kadardır.” cümlelerini kullandı.
NE DÜKKAN KİRASINI ÇIKARABİLİYOR NE BİÇ BİR ŞEY
Alım gücünün azaldığını vurgulayan ayakkabı tamircisi Halil Çoban, şunları söyledi: “Yıllardır bu meslekteyim. Ne dükkan kirasını çıkarabiliyor ne biç bir şey, oturuyorsun. Milletin alım gücü sıfır. Tamirde de millette para yok ki. Tamir yapabilsin diye para yok ki millette. Eskiden her şey el emeğiydi. Şimdi her şey fabrikasyona dönmüş. 20-30 liraya, 50 liraya bir ayakkabı. Adam tamire gelmez ki. Bir bağ satışı var, bir astar satışı var, başka bir şey yok.”
Eskiden günde iki çift ayakkabı ürettiklerini ama günümüzdeki ayakkabılardan daha sağlıklı olduğunu belirten Çoban, “Eskiden köseleydi ayakkabılar, elle yapılıyordu, el emeğiydi. Günde iki çift ayakkabı çıkarabiliyorduk o zamanlar. Kösele olduğu için bir gün yüzünü ondan sonra bir günde tabanını yapıştırıp ıslattıktan sonra hamlaşarak o köseleyi çalışabiliyordun. Günde iki çift çıkarabiliyordun. Bugünse atölyelerde 80 çift birden atıyor. Ama diyeceksin ki sağlıklı mı, yok sağlıklı değil. Hepsi neolit hepsi lastik. Köseleyse havyan derisiydi. Hayvan derisi haliyle hem biraz daha pahalı olur hem sağlık açısından bilhassa ayaklar açısından çok rahattır. Ayaklarda ne mantar oluşurdu ne egzema oluşurdu, hiçbir şey olmazdı ayaklarınız. Tertemizdi. Kokma olmazdı.” dedi.
ŞU AN TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN BİR ŞEY YOK
Türkiye’de üretim olmadığını söyleyen Özkılıç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Adam şimdi gidiyor ayakkabı alıyor 50 liraya. İki gün sonra abi kokuyor. Tabii kokacak, lastiktir. Genelde hepsi Çin malıdır. Şu an Türkiye’de üretilen bir şey yok. Ayakkabı sektöründe ben zannetmiyorum Türkiye’de. Bir Antep var. Konya’da o kadar değil herhalde. Orası da durmuş. Şu an dükkan benim olmazsa kira olsa kapatacağım. Nedir eğlence olarak geliyorum. Bir boya oluyor, bir bağ satışı oluyor ama tamir yok. Çay sigara parasını çıkardığım zaman elhamdülillah diyorum. Allah milletimizin yardımcısı olsun gerçekten millet perişan durumda. Hepimiz de perişan durumdayız. Umudumuz var bugünler geçecek. Hep birlikte biraz üretim olursa inşallah düzelecek. Her şey üretime bağlı. Yeter ki üretimimiz olsun, yeter ki çiftçimiz çalışsın, yeter ki hayvancımız çalışsın. Bu da nasıl olur? Mazot fiyatları iner. İnsanımız da katkıda bulunmak istiyor ama imkanlar el vermiyor.”