SİİRTLİLER ESKİ ZAMANLARDA NOEL VE YILBAŞI KUTLAR MIYDI?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yazının ana konusuna geçmeden önce birkaç mevzuyu açıklamak yerinde olacaktır. Diyanet İslam Ansiklopedisi’nin “Noel” maddesine göre Noel ve Yılbaşı ayrı kavramlardır. Noel, Hz. İsa’nın doğum günü kutlamasına verilen ad iken Yılbaşı ise Miladi takvimin 1 Ocak itibarıyla yenilenmesiyle gerçekleştirilen kutlamadır.

Ancak Noel ile özdeşleşen “Çam ağacı, Hindi, Noel Baba, İçki” gibi birtakım unsurların, Noel’den kısa süre sonra gerçekleşen Yılbaşı kutlamalarına da yansıması, kimilerince bu iki kavramın aslında farksız olduğunun düşünülmesine yol açmıştır. -Ki bu minvalde Türkiye’de neredeyse her yıl “Yılbaşı kutlamak caiz midir?” sorusu gündeme gelmektedir. Öte yandan Siirt özelinde ise bu durumun tarihi olarak çok ayrı bir hususiyeti vardır.

Yakın tarihe değin Müslüman Siirtliler yılbaşı döneminde, Noel benzeri bir bayramla eğlenip sosyalleşmişlerdir. Bugün unutulmuş olan bu bayramın adı “Dem”dir. Arapça kökenli bir ifade olan Dem’in Türkçe karşılığı “bitmedi, devam etti” gibi bir manaya tekabül eder. Buradaki bitmememe ve devam etmenin, 21 Aralık’la beraber gündüzlerin artık kısalıp bitmemesi, gitgide uzayarak devam etmesiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Peki Siirtlilerce kutlanan Dem bayramının içeriği ve özellikleri nelerdir? Türkiye’de Beldeler Turizm Dergisi’nin 1985 tarihli Siirt sayısında, Dem Bayramı üzerine şu bilgiler verilmiştir:

Ocak ayının ilk haftasında kutlanan “DEM” gününde Noel Baba tipinde “DEVVEME” (devam ettiren) ve inek suretinde olan bir iyilik meleğinin evlerin bacalarından girerek şöminenin “tefeye” yanına altın ve mücevher bıraktığına inanılırdı. 3 gün süren bu kutlama nedeniyle her gece değişik türde yağlı yemekler ve tatlılar yenerek “devveme” beklenirdi. Şimdilerde unutulan bu gelenek nedeniyle çocuklar gündüzden hazırladıkları yeşil otları şöminenin yanına bırakır, ayrıca üzüm-cevizle de bu karşılaşmayı takviye eder ve en ufak bir hışırtıya uyanarak “Devveme geldi” diye sevinirlerdi. Bu geleneğin Noel yortusuyla aynı zamanlara denk düşmesi bunun eskiden Siirt’te yaşayan Hristiyanlardan kaldığını göstermektedir.

Noel, Hristiyanların çoğu tarafından 25 Aralık’ta kutlansa da Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri tarafından Ocak ayının başlarında kutlanmaktadır. Ayrıca bilindiği üzere Siirt şehri, yakın döneme dek başta Ermeniler olmak üzere farklı Gayrimüslim unsurlara ev sahipliği yapmıştır. Gayrimüslim Siirtliler nüfus olarak olmasalar bile genel olarak kültürel açıdan Müslüman Siirtlilere galebe çalabilmişlerdir. (Bunda Gayrimüslim Siirtlilerin, Müslüman Siirtlilere göre daha yerleşik ve hadari olmalarının etkisi büyüktür.) Dolayısıyla Siirt şehrinde kutlanan tarihi mahalli bayram ve özel günlerin önemli bir bölümü bu sebeplerden ötürü Siirtli Gayrimüslimlerin izlerini taşımaktadır. Yine bu doğrultuda Dem Bayramı’nın yanı sıra son yıllarda canlandırılmaya çalışılan Yumurta Bayramı (Şıhr-il Bayf) da bu durumun bir diğer örneğini oluşturur. Tahmin edileceği üzere Yumurta Bayramı, Paskalya’nın Siirt’e özgü bir çeşididir.

Her ne kadar bu iki bayram, Hristiyan orijinli olsalar da Siirt’in ve Siirtlilerin tarihi kültürel zenginlikleri arasında yer alırlar. Nitekim Siirtli Müslümanlar yakın dönemlere dek bu bayramları kutlamakta hiçbir beis görmemişlerdir. Siirtli Müslümanların bu bayramları dini bir niyetle değil, tarihi-kültürel bir amaçla kutladıkları da aşikardır. Ancak böyle olsa bile özellikle Dem ve Devveme (Noel-Yılbaşı İneği) unutulmaya yüz tutmuştur.

Diğer taraftan bilindiği üzere Noel Baba da Anadolu topraklarının bir değeridir. -Ki bu sebeple Antalya, Noel Baba’nın memleketi olarak kayıtlara geçmiştir. Bu cihetle Antalyalılar da Noel Baba’yı bir hemşehri olarak sahiplenmiş ve Antalya’nın tanıtımı hususunda her fırsatta bu durumu öne çıkarma çabasında olmuşlardır. Tam da bu bağlamda Siirt’in de böyle bir imkana sahip olduğu düşünülmektedir.

Prof. Dr. Adnan Demircan’ın kaydettiği bilgilere göre Dem, Siirt dışında Mardin özelinde de kutlanmış olan bir bayramdır. Fakat Devveme (Noel-Yılbaşı İneği) bilindiği kadarıyla Siirt haricinde hiçbir şehre veya kültüre ait değildir. Böylesi özgün ve otokton bir değerin, Noel Baba karakterine benzer bir şekilde kullanılamaması ve bu yüzden de unutulup gitmesi ise esef vericidir.

Öte yandan ülkedeki birçok insanın, Noel ve Yılbaşı benzeri kutlamalara ve bunlarla gelen zararlı-zararsız tüm unsurlara mesafeli ve hatta çok sert bakıyor olduğu da bilinen bir gerçektir. Ancak bu keskin bakış açısı muhtemelen sadece Türkiye’ye özgüdür. Türkiye’nin sınır komşusu olan İran İslam Cumhuriyeti’nde bile yılbaşı döneminde cadde ve vitrinler süslenmekte ve neredeyse bir konsensüs halinde yılbaşı kutlanmaktadır. (-Ki İran’ın resmi takvimine göre yılbaşı, 1 Ocak değil Nevruz Bayramı’nın başlangıcı olan 21 Mart’tır.) Ayrıca Türkiye’de yılbaşı kutlamalarına alternatif oluşturmak amacıyla,1991’den bu yana Mekke’nin Fethi kutlamaları da tüm ülkede icra edilmeye çalışılmaktadır. Ancak ilginç bir şekilde Mekke’de dahi Mekke Fethi kutlamaları gerçekleştirilmemektedir.

Böyle olmakla beraber bu meselenin hassasiyet barındırmasından ötürü yazı, Osmanlı’nın 17. yüzyılda yaşamış büyük fikir adamı Katip Çelebi’nin kendi dönemindeki ihtilaflara çözüm bulma amacıyla yazdığı “Mizanü’l Hak” adlı kitabından kısaca bahsedilerek bitirilebilir. Katip Çelebi bu eseriyle o dönemde var olan 21 ihtilaflı dini mevzuyu irdelemiş ve bunlara itidal yoluyla cevap bulmaya çalışmıştır. (Maalesef ki bu kısır ihtilafların neredeyse tamamı bugün bile tartışılmaktadır.) Katip Çelebi eserin bazı bölümlerinde Regaip, Berat ve Kadir gecesinde kılınan namazlar ve Musafaha (Tokalaşma) gibi konuları ele almış ve bunların bazı alimlerce “bidat, mekruh” olarak addedildiğini ve bu sebeple de halk arasında ihtilaflar çıktığını belirtmiştir. İfrat ve tefrit arasında olayları değerlendirenlere kızarak bu tür insanlara bugün bile ihtiyaç duyulacak şekilde bazı nasihatlerde bulunmuştur:

Bir mekruh işlemekle kâfir mi olursun? Sanki sair sözlerin ve fiillerin kerahetten salim midir? (…) bir bidati işlemeye göze almak, bir müminin gönlünü kırmaktan daha az sakıncalıdır.

Kâtip Çelebi’nin bu keskin yorumunu okuduktan sonra Yılbaşı taraftarlarının yeni yılını, Mekke Fethi taraftarlarının ise fetih kutlamalarını tebrik etmek en iyi çözüm yolu olacaktır. Ayrıca Devveme’nin unutulmaması dileğiyle…

1976 yılına ait haber:

SİİRTLİLER ESKİ ZAMANLARDA NOEL VE YILBAŞI KUTLAR MIYDI?
1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
1
_a_rm_
Şaşırmış
SİİRTLİLER ESKİ ZAMANLARDA NOEL VE YILBAŞI KUTLAR MIYDI?
Haber bültenimize abone olun ve tüm haberlerden anında haberdar olun.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!