Mehmet Şirin Bulğa, Siirtli bir yazar. Aynı zamanda KHK ile ihraç edilen bir öğretmen. Şu zamana kadar Kürtçe ve Türkçe dillerinde şiir, öykü ve roman türünde 7 eser ortaya koymuş. Son kitabı “Girava Mirazan” adında Kürtçe bir roman. Roman, 1800’lü yılların sonu ile 1900’lü yılların başında Van’da geçen bir hikayeyi konu ediniyor.
Biz de Bulğa ile son çıkan kitabı ve Kürt edebiyatı üzerine konuştuk. Bulğa, anadiline sahip çıkmak için Kürtçe yazdığını söylüyor. Türkçe kitaplar da yazdığı ve olumlu dönütler aldığını belirten Bulğa, Kürtçe yazma gerekçesini şöyle ifade ediyor:
“Benim anadilim gün be gün yok oluyor. Yaşayan bir dil olarak kalmasını ret ediyorum. Dünya dilleri arasında en zengin 8. dili. Türkçe yazdım ama artık Türkçe’nin bana ihtiyacı yok. Daha çok Kürtlerin Kürtçe yazmak gibi ahlaki bir görevi var.”
Kürtçe yazdığı kitapların Türkçe çevirinin daha çok talep gördüğünü de aktaran Bulğa, bunu bir kaçış olarak değerlendiriyor ve kitabının aslının okunmasını daha değerli olacağını düşünüyor.
Siirt’te kitap fuarlarının yapıldığını ve kendilerinin davet edilmediğini belirten Bulğa, bunu farklı görüşte olduğu gerekçesine bağlıyor ve “farkı düşünebiliriz fakat edebiyattaki zenginlik, güzellik orada” diyor.
Anadolu ve Mezopotamya’da yaşanan acılara ve bunun edebiyatla olan ilişkisine de değinen Bulğa, şunları sçylüyor:
“Dünya edebiyatında zirve yapan Rus edebiyatıdır. Tolstoy, Dostoyevski, Gorki… Bu güçlü romanları yazdıran şey yaşanan acılar ve savaşlardı. Anadolu ve Mezopotamya’da yaşanan acılar oradaki acılardan kat kat fazla. Dolayısıyla burada yaşanan acılar on tane Tolstoy, on tane Dostoyevski, on tane Gorki yaratacak kadar derinlikli ve güçlüdür.”