GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1955 yılında Diyarbakır, Siirt ve Mardin’i çok kızdıracak ve aynı zamanda çok da korkutacak bir ihbar mektubu hazırlanır. Bu ihbar mektubu dönemin en büyük gazetelerine taşınır. Bu gazeteler ihbar mektubunu çok sert ifadelerle ele alıp provokatif şekillerde kamuoyuna sunar. Böylece Diyarbakır, Siirt ve Mardin gelecekleri adına çok sıkıntılı bir sürecin içerisine girer. Bu üç doğu ilinin önünde zaruri olarak iki ana yol belirir. Ya bu iller Türklük konusunda kendilerini ispat edeceklerdir ya da kurulması istenen olağanüstü mahkemelerde yargılanıp cezalandırılacaklardır.

Her şey Türk Devrim Ocakları üyesi bir öğretmenin Diyarbakır’dan İstanbul’a gönderdiği bir ihbar mektubuyla başlar. Bu bağlamda bugün faaliyette olmayan Türk Devrim Ocakları’ndan kısa şekilde bahsetmek yerinde olacaktır. Bu teşkilat, 1952 yılında Atatürk inkılaplarını koruma ve yayma maksadıyla kurulan bir yapıdır.[i] Kısa süre içerisinde özellikle İstanbul’da şubeler açmış ve çeşitli propaganda faaliyetlerine girişmiştir.[ii] Türk Devrim Ocağı’nın en aktif şubelerinin başını Kadıköy Şubesi çekmiştir. Bu şube, Türkiye’nin bu dönemlerde en fazla satan gazetelerinden Vakit gazetesiyle anlaşmış ve ayda bir kez Vakit gazetesi içerisindeki bir sayfayı “Atatürkçülük Yaprağı” adıyla hazırlama imkânı yakalamıştır.

Türk Devrim Ocakları Kadıköy Şubesi, 11 Şubat 1955’te Vakit gazetesinde hazırladığı Atatürkçülük Yaprağı’nda “Azınlık Sorunu Üzerine Doğu İllerimizden Sesler” başlığı altında bir ihbar mektubu yayınlamıştır. Bu ihbar mektubu Diyarbakır’da görev yapan bir öğretmenden gelmiştir. Bu öğretmenin iddialarına göre, doğuda azınlık ırkçılığı güden ve Türk birliğini bozan birçok hareket yürütülmektedir. Öğretmen, Türk birliğini bozup parçalamaya yönelik gördüğü bu hareketlerin birkaçını kendi ifadesiyle içi yana yana kısaca şöyle kaydetmiştir:

Türkçeyi aşağılamak için bile bile Kürtçe konuşulmaktadır.

Kitapçılar Türkçe ve Harf Devrimi’ni yok sayarak Arap harfleriyle Kürtçe ilmihal, mevlit, destan ve divan kitapları satmaktadır.

Köy evlerinde Yunus Emre’nin özlü Türkçe ilahileri yerine uydurma Kürtçe ilahi ve gazeller okunmaktadır.

Mardin ve Siirt şehir merkezlerinde kavga edilirken ve yemin edilirken: ‘Sen Türk tohumusun. Eğer böyle değilse, Türk olayım’ yollu Arapça sözler söylenmektedir.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 1. 11 Şubat 1955, Vakit Gazetesi

O dönemlerde İstanbul’da çıkan gazetelerin sadece belli başlıları doğuya ulaşabiliyordu. Bunlara da kara trenlerle ancak günler sonra erişilebiliyordu.[iii] Dolayısıyla yukarıda yazılanlar Diyarbakır, Siirt ve Mardin’e ulaşmadan farklı çevrelerde yankı uyandırarak infiale yol açtı. Vakit gazetesindeki bu yazıdan 5 gün sonra bu sefer de ülkenin en etkili gazetelerinden Cumhuriyet gazetesi, birinci sayfasından açık açık hedef göstererek bu üç il için “Yazıklar Olsun!” başlığı attı. Bu başlığın altını ihbar mektubundan alıntılar yaparak şu kışkırtıcı ifadelerle doldurdu:

Uzun maddeler halinde sürüp giden bu iddia ve ithamların yüzde ellisi bile doğru olsa derhal fevkalâde mahkemeler kurmak ve suçluları en kısa sürede cezalandırmak lâzımdır. Muhakeme olacakları tabiî tahmin etmişsinizdir: Bu üç ilde şimdiye kadar gelip geçmiş bütün valiler, kaymakamlar, nahiye müdürleri, bütün ordu kumandanları ve subayları, bütün maarif müdürleri, muallimler, bütün din adamları, bütün gazeteciler ve diğer mesuller…

Demek bu üç ilde devleti ve hükümeti temsil eden okumuşlarımız yıllar yılı yalnız uyku ile vakit geçirdiler de Türk halkına milliyetini olsun belletemediler, öyle mi? Yazıklar olsun!

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 2. 16 Şubat 1955, Cumhuriyet Gazetesi

Vakit gazetesindeki ihbar mektubunda azınlık ırkçılığı güdüldüğünden ve Türklüğe hakaret edildiğinden şikâyet edilmiştir. Diğer taraftan Cumhuriyet gazetesine göre bu üç ilde yaşayanlar zaten Türk’tür. Ancak milliyetlerini unutmuşlardır. Cumhuriyet’ten bu yana geçen 32 yılda da bu insanlara Türklükleri hatırlatılıp belletilememiştir. Bu çerçevede bu dönemlerde Türk kimliği üzerine bir belirsizliğin olduğu söylenebilir. Yani Türk olarak tanımlanma durumu bu dönemlerde net değildir.

Cumhuriyet kurulduğunda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her Müslüman vatandaş resmi (hukuki) olarak Türk kabul edilmişti. Fakat anlaşılan o ki bu durum tam bir Türk olmaya yetmiyordu. Dil ve kültür bakımından da Türkleşme bekleniyordu. Nitekim Başbakan İsmet İnönü’nün 1935 yılında hazırlayıp Atatürk’e sunduğu Doğu (Kürt) Raporu’nda da Diyarbakır, Siirt ve Mardin üzerine bu minvalde tespitler vardı:

Diyarbakır, kuvvetli Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz bir olgunluktadır. […] Lise ile beraber her türlü mektebi vardır. Halkevi faaliyeti heveslidir ve çok inkişaf ettirilebilir.

Siirt Türklüğe hevesli bir Arap şehridir. Fırka merkezimizdir. Tüccar ve hükümete yakın, itaatkâr halkı vardır.

Mardin, 260.000 nüfusludur ve hemen hiç Türk yoktur. […] İyi olan, merkezin ve belki Midyat gibi yerlerin Türklüğe hevesli olmalarıdır. Mardin ve Midyat’ta herkesi yeni Türk soyadları ile kaynaşmaya arzulu buldum.[iv]

Yani devletin bu illerdeki vatandaşları pek Türk olarak görmediği ancak öyle görmek istediği özellikle belirtilebilir.

Bir diğer taraftan bilhassa Cumhuriyet gazetesinin bu üç ille herhangi bir bağı olan hemen herkesi suçlayıp olağanüstü mahkemelerde cezalandırmak istemesi Diyarbakır, Siirt ve Mardin’de günler sonra büyük bir paniğe yol açtı. Çünkü Türklük ve Türkçe konularında hedef tahtasına konan bu iller, kara trenin Cumhuriyet gazetesini geç getirmesinden ötürü haklarındaki iddiaları ancak 4-5 gün sonra öğrenebildiler.  Öğrenir öğrenmez de büyük bir öfkeyle ve aynı zamanda korkuyla tepkide bulundular. Zira Cumhuriyet kurulduğundan beri devletin bu tür iddialar üzerine şakasının (acımasının) olmadığını hemen herkes biliyordu.

Vakit ve Cumhuriyet gazetelerinin ithamlarına karşı ilk tepki, Siirt gazetelerinden geldi. Cumhuriyet gazetesinin “Yazıklar Olsun!” başlığına atfen 21 Şubat 1955’te Demokrat Siirt gazetesi “Yazıklar, Çok Yazıklar Olsun!..” başlığını, Siirt Sesi gazetesi ise “Bizde Yazıklar Olsun Diyoruz” başlığını attı. Ayrıca Siirt Sesi gazetesinin sahibi CHP’li Haydar Koyuncu’nun ön ayak olmasıyla hızlıca bir Türklük mitingi tertip edilmesi kararı da alındı.[v]  Bundan 1 gün sonra ise Siirt gazetelerinin öncülük ettiği hareketlere Mardin gazeteleri de katıldı.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 3. 22 Şubat 1955, Demokrat Mardin Gazetesi

22 Şubat’ta 20 bin nüfusluk Siirt şehrinde yerel gazetelere göre 5 bin civarında bir katılımla Türklük mitingi gerçekleştirildi. Yine yerel gazetelerin aktardığı bilgilere göre, miting sağanak yağış altında büyük bir coşkuyla icra edildi. Siirtliler, Dağ Başını Duman Almış Marşı’nı hep bir ağızdan söyleyerek miting alanına ulaştı ve burada çok sayıda konuşmacıyı teker teker dinledi. Konuşmacılar arasında kanaat önderleri yanında Siirtli gençler de vardı. Örneğin İstanbul Üniversitesi öğrencisi Zeki Baran adlı genç, çarpıcı ifadelerle Vakit ve Cumhuriyet gazetelerine tepki gösteriyordu:

Bütün günahımız arapça konuşmak mı acaba? Bir vatandaş Rumca konuşur takbih edilmez. Bir kimse İngilizce, Fransızca, Almanca bildiği için tebrik edilir de niçin bir Siirtli arapça konuştuğu için hemen Türklüğünden şüphe edilsin. Asıl Türklüğümüzden şüphe eden o zavallıların türklüğünden şüphe ediyoruz.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 4. 23 Şubat 1955, Siirt Gazetesi

İleride Yargıtay Daire Başkanı olacak Siret Atalay adlı genç de; Siirt’te konuşulan mahalli lisana Arapça denemeyeceğini söylüyor ve bu dilin artık Türkçe’nin bir şivesi olduğunu iddia ediyordu. Bu şekilde de Siirtlilerin Türk olarak değerlendirilmesi gerekliliğine işaret ediyordu.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 5. 28 Şubat 1955, Siirt Sesi Gazetesi

Siirt’te gerçekleştirilen bu mitingden sonra Mardin’de de bir Türklük mitingi yapılması kararı alındı. Fakat tepkiler o kadar şiddetliydi ki bu mitingi beklemeden kalabalık bir halk kitlesi Mardin’de postane önünde ele geçirdikleri Cumhuriyet gazetelerini parçaladı ve bunları eski halkevi binası önüne götürüp yaktı.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 6. 23 Şubat 1955, Ulus Sesi Gazetesi

Demokrat Partililerin düzenlenmesi için öncülük ettiği Mardin Türklük Mitingi’nin 24 Şubat 1955 Perşembe günü Belediye önünden başlatılması ve Devlet Hastanesi sonunda bitirilmesi planlandı. Ancak gitgide artan reaksiyon Mardin protokolünü endişelendirdi. Bu sebeple miting sabahı belediye önünde toplanan kalabalık Mardin valisinin ve milletvekillerinin ikna ve garanti veren konuşmalarıyla dağıtıldı.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 7. 24 Şubat 1955, Demokrat Mardin Gazetesi

Siirt’te CHP’lilerin, Mardin’de Demokrat Partililerin öncülük ettiği hareketlere Diyarbakır’da da Türkiye Köylü Partililer önderlik etmek istedi. Doğu illerini hedefe koyan yazılar üzerine Türkiye Köylü Partisi’nin Diyarbakır İl Başkanlığı özel olarak toplandı ve Cumhuriyet Gazetesi’ne bir cevap göndererek Diyarbakır üzerine olan iddiaları tamamen reddetti. Ayrıca gönderilen yazıda Diyarbakırlıların Kafkas, Balkan ve Çanakkale cephelerinde, Kurtuluş Savaşı’nda ve en son da Kore Harbi’nde Türklük ve milli idealler için kanlarını döktükleri hatırlatıldı. Aynı şekilde Diyarbakır’ın Ziya Gökalp gibi dünyaca bilinen bir Türkçü aydını yetiştirdiği de vurgulandı. Bu çerçevede Cumhuriyet Gazetesi’nin bu hatasını bir daha tekrar etmemesi istendi.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 8. 28 Şubat 1955, Diyarbakır İçkale Gazetesi

Sonuç olarak belki samimiyetle belki korkuyla belki de her ikisiyle bu üç ilde yaşananlar gerçekten büyük bir infiale yol açtı. Bu üç ilde yaşayan halkın yanında bu üç ilin idarecilerinin ve yüksek dereceli bürokratlarının da şiddetli tepkiler göstermesi üzerine Cumhuriyet ve Vakit gazeteleri geri adım attı. Evvela Cumhuriyet Gazetesi ilk sayfasından “İzah” adıyla bir yazı yayınlandı. Cumhuriyet Gazetesi bu yazıda o ihbar mektubunu Vakit Gazetesi’nden naklen aldığını vurguladı ve tüm vatandaşları değil sadece orada yaşayan bazı yobazları anlatmayı hedeflediğini iddia etti. Gazete yönetimi bu denli büyük tepkilerin gelmesine ise hem şaşırdıklarını hem de bir bakıma memnun olduklarını da belirtmekten geri durmadı. Böyle olmakla beraber “böyle umumi bir teessüre mahal yoktu” ifadesini kullanan Cumhuriyet Gazetesi, izah yazısını şu şekilde bitirdi: “Şimdi meselenin üzerinden günler geçtikten sonra daha soğukkanlı düşünüyoruz da üç ilimizde şayed böyle bir aksülamel olmasaydı işte o zaman düşünmek, kederlenmek, hatta endişe ve yeise düşmek gerekirdi, diyoruz ve bu satırları sevine sevine yazıyoruz.[vi]

Cumhuriyet Gazetesi her ne kadar böyle pişkince açıklamalar yapsa da bu durumdan sıyrılmak istiyordu.  Bu yüzden Siirt milletvekillerinin gazeteye yolladığı kınama mektubunu aynı şekilde yayınladı. Cevaben de o sıkıntılı yazının Vakit gazetesinden kısaltılarak alındığını tekrar belirtti. Yine de yazının insanları rencide etmesinden ötürü üzüldüklerini kaydetti. Son olarak ise 16 Şubat’ta yayınlanan o yazının sadece yurt bütünlüğü kaygılarıyla kaleme alındığına inanılmasını isteyerek bu mesele üzerine son sözlerini kamuoyuna duyurdu.[vii] Geriye Vakit gazetesi kaldı. Vakit gazetesi, Cumhuriyet gazetesinden çok daha uzun ve ciddi bir yazı yayınlamak zorundaydı.   

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 9. 4 Mart 1955, Ulus Sesi Gazetesi

26 Şubat 1955 tarihli Vakit gazetesi, gazetenin sahibi ve baş yazarı Asım Us imzasıyla bir açıklama yazısı yayınladı. Açıklama yazısının başlığı “Mardin, Diyarbakır ve Siirt halkının Türk millî birliğine ve Atatürk inkılaplârına sadakatlerinden, vatanseverliklerinden en küçük bir şüphemiz yoktur.” şeklinde atıldı. Asım Us da ilk olarak Cumhuriyet gazetesinin yaptığının bir benzerini yaptı. Yazının kendileri tarafından değil Türk Devrim Ocakları tarafından hazırlandığını bildirdi. Yazıdaki başlığı tekrar ederek bu illerde yaşayan halkın vatanseverliğinden, Türklüğe ve milli kimliğe bağlılıklarından zerre kadar şüpheleri olmadığını kaydetti. Sadece oradaki milyonlarca vatandaş arasında kandırılmış veya kandırılabilir bazı insanlar olabileceğinden bahis açarak münferit (bireysel) bazı olaylar için o mektubu iyi niyetle yayınladıklarını öne sürdü. En son olarak ise konuyu kapatma yoluna Cumhuriyet Gazetesi’nin kurnazlığıyla gitti:

Bu itibar ile Diyarbakır, Mardin ve Siirt taraflarında görülen teessür tepkileri bir taraftan bizi müteessir ettiği gibi diğer taraftan memnun etmiştir. Zira bu teessür tepkileri Doğu illerimizde millî birliğimizin selameti ve Atatürk inkılaplârının mahfuziyeti bakımından bizim için en kıymetli teminatı teşkil eder.

GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ

Fotoğraf 10. 26 Şubat 1955, Vakit Gazetesi


[i] Milliyet Gazetesi, “Türk Devrim Ocakları Açılıyor”, 29 Şubat 1952; Milliyet Gazetesi, “Cemiyet”, 31 Mayıs 1952.

[ii] Milliyet Gazetesi, “Türk Devrim Ocakları”, 18 Kasım 1952; Milliyet Gazetesi, “Lâiklik Haftasının Son Toplantısı”, 31 Aralık 1952; Milliyet Gazetesi, “Kubilây, Bugün Anılıyor”, 23 Aralık 1953.

[iii] YouTube, “TYH | Fahri Aral ile Yayıncılık ve Editörlük Deneyimini Konuştuk”, İLEM TV, https://www.youtube.com/watch?v=yfjeVjIknm0

[iv] Saygı Öztürk, İsmet Paşa’nın Kürt Raporu, (6. Baskı), İstanbul, Doğan Kitap, 2012, s. 20-30.

[v] Siirt Sesi Gazetesi, “Tertip Edilen Miting Heyecanlı Geçti”, 23 Şubat 1955.

[vi] Cumhuriyet Gazetesi, “İzah”, 24 Şubat 1955.

[vii] Cumhuriyet Gazetesi, “Siird Mebuslarının Mektubu”, 25 Şubat 1955.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
GÜNEYDOĞU’DA TÜRKLÜK MİTİNGLERİ
Haber bültenimize abone olun ve tüm haberlerden anında haberdar olun.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Tek kelimeyle tebrik ediyorum. Çağdaş medya budur işte. Klasik haberciliği geçmiş bir belgesel-haber örneği veriyorsunuz.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!