Böyle gitmeye devam ederse
Aziz kardeşlerim, inanın bana!
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Aydınlık günler olmayacak mesela
Çocuklarımıza güneşli yarınlar değil
Ateşli yalanlar bırakacağız sadece
Ben kanatlı karıncalardan, sincaplardan
Balıklardan, ağaçlardan ve kuşlardan
Bahsetmek istiyorum dilim döndükçe
Kardelenlerin uyanışından, yağmurlardan
Papatyalardan, menekşe kokulu baharlardan
Söz etmek istiyorum coşkun akan sular gibi
Birileri kâr payından, perakende satıştan,
Şirketlerinin yıllık cirosundan
Ve büyüme oranlarından bahsediyor durmadan.
Ben bir karıncayı incitmeyen pir Sultan Abdalların, Yunus Emrelerin sevgisinden, hoşgörüsünden bahsetmek istiyorum
Birileri de hiç durmadan ölüm kusan modern silahların üretiminden, savaş tamtamlarından bahis açıyor…
Modern çağımızın teknolojik büyüsüne kapılmış gidiyoruz. Kutsal metinler ayaklar altında çiğneniyor. Kalıplaşmış ve ezber sözler tekrarlıyor, yapmacık tavırlar takınıyoruz. Bir yol ayrımındayız aziz kardeşlerim. Bir yol ayrımı…
Hani diyor ya Üstat Necip Fazıl:
Her şey akar: Su, tarih, insan, yıldız ve fikir
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir
İşte bizim yönümüz, gözümüz nur akan olukta olmalı. Gönül elçileri olmalıyız her yerde her zaman.
Dünyanın her yerinde bugün
Toprağa zehir ve beton sızıyor
Çürümüş insan kokuyor hava ve su
Bir dal, bir gölge, bir çocuk
Ve mavi bir gök arıyor gözlerim
Vakit gittikçe daralmakta
Bir şeyler yapmalı
İyi ve güzel şeyler
Şimdi hemen
Ve hep birlikte
Çok geç olmadan